İşçi ile işverenler arasında bir işin görülmesi, yapılması amacıyla iş sözleşmesi yapılmaktadır. İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku; işçi ile işveren arasında kurulan iş sözleşmesinin hangi şartlara göre hazırlanacağını belirtir. İşçi ile işveren arasındaki ilişkinin nasıl olacağı, işçinin çalışma koşullarının nasıl olacağını, kaç saat çalışacağını, haftalık izin, yıllık izin gibi konuları, işçinin özlük haklarının neler olduğu ve işverenin haklarının ve sorumluluklarının neler olduğu gibi konuları düzenler.
Bu düzenlemeler genel hatları ile kamu düzeninden olup yine yasanın sınırladığı ve belirlediği şartlar ve sınırlar içerisinde İşçi aleyhine değişiklikler yapılabilir.
İş Hukuku genel olarak işçiler ile işveren arasındaki ilişkiyi düzenler ancak bazı meslekler için ayrı kanun düzenlemeleri yapılmıştır. Örneğin; Öğretmenlerin sözleşme koşulları, eğitim öğretim yılında sözleşmelerinin yenilenme şartları, sözleşmenin sona erme şartları vs. Milli Eğitim Temel Kanunu’nda belirlenmiştir. Yine Pilot, hostes veya havaalanı yer hizmetleri çalışanları gibi sivil havacılıkta çalışanların sözleşme koşulları Sivil Havacılık Kanunu’nda belirlendiği görülmektedir. Kısacası İş Kanunu’nda belirtilen Deniz ve hava taşıma işlerinde, 50’den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde, Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işleri, d) Bir ailenin üyeleri ve 3 üncü dereceye kadar (3 üncü derece dahil) hısımları arasında dışardan başka biri katılmayarak evlerde ve el sanatlarının yapıldığı işlerde, Ev hizmetlerinde, çıraklar hakkında, Sporcular hakkında, Rehabilite edilenler hakkında, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanununun 2 nci maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde çalışanlar için özel kanunlara göre işçi işveren ilişkileri düzenlenecektir.
İşçi ile işveren arasındaki uyuşmazlıklar ağırlıklı, işin gereği gibi görülmemesi, maaş ve sosyal hakların alınamaması veya iş sözleşmesinin sonlanması sırasında yaşananlar etrafında toplanmaktadır.
İşçinin de işvereninde Kanundan doğan hakları ve aynı zamanda yükümlülükleri vardır. İşçinin işi gereği gibi yapmak, işverenin ise işin gereği gibi yapılması için gerekli koşulları oluşturmak. İşveren, İşçiye gerekli eğitim veya fiziki koşullar sağlanmalı; işçi eğitimlere katılmalı işi gereği gibi yapmalıdır. Bu döngüdeki herhangi bir aksaklık uyuşmazlığa sebebiyet verebilir.
İşverenin temel amacı bir bedel karşılığında işi gördürmektir. İşçinin temel amacı ise gördüğü iş karşılığında bir maddi kazanç elde etmektir. İşçi – işveren uyuşmazlıklarında en çok karşımıza çıkan uyuşmazlık konusu maaşın ödenmemesi veya işin gereği gibi görülmemesidir.
İşverenin işçinin maaşını ne zaman ödeyeceği, hangi aralıkta ödeyeceği, ek ödemeler yapılacak ise hani koşullarda ek ödemelerin yapılacağı gibi konular İş Kanunu’nda detaylı olarak düzenlenmiştir. Bu konularda çıkan uyuşmazlıklar yine İş Kanunu çerçevesinde, Zorunlu veya duruma göre ihtiyari arabuluculukta veya mahkeme aracılığıyla çözülecektir.
İşçi ve işveren arasında düzenlenen iş sözleşmeleri 4857 Sayılı İş Kanunu’ na tabi olup, işbu kanuna aykırı hiçbir düzenleme iş sözleşmesinde yer alamaz. Ancak; işçi-işveren arasındaki ilişkide yer kazanmış ancak İş Kanunu’nda açıkça düzenlenmemiş bazı uygulamalar ile ilgili Yargıtay Kararlarına, Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kurulu Kararlarına, İstinaf Kararlarına ve doktrin görüşlerine başvurulmaktadır.
İşçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklar zorunlu arabuluculuğa tabidir. İşçinin veya İşverenin İş Hukuku konusunda uzman bir arabulucuya başvurmadan önce dava yoluna gitmeleri mümkün değildir. İş Hukukunda uygulanan Zorunlu Arabuluculuk sayesinde işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın daha hızlı çözümlendiği ise yadsınamaz bir gerçektir. Dava açılmadan önce mutlaka arabulucuya başvurulmalıdır. Arabuluculuk görüşmelerinde mutabakat sağlanamaması halinde dava yoluna gidilebilir.